Allah azze ve celle mealen şöyle buyuruyor:

Peygamberimiz (S.A.V) şöyle buyurdu:


11 Ağustos 2010 Çarşamba

Ramazan Keskin - Amelsiz İlim ve İlimsiz Amelin Tehlikesi


Selamun Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu
Hamd, yalnızca Allah’a mahsustur. Salât ve Selam Rasûlü Muhammed –s.a.v-e, ailesinin, ashabına ve kıyamet gününe kadar onların yolunu, en güzel bir şekilde izleyenlerin üzerine olsun. Bundan sonra;
Öncelikle, İlim-Der’in bana burada, Müslüman kardeşlerimle bir şeyler paylaşmamı sağladığı için, kendilerine teşekkür ediyor, yüce Rabbimden kendilerini hayırla mükâfatlandırmasını diliyorum.
Değerli kardeşlerim, sizinle paylaşmak istediğim konu, amelsiz ilim ve ilimsiz amelin tehlikesi. Müslümanların her gün namazlarında, okumuş olduğu Fatiha sûresinde, “(Bizi) Gazabına uğrayanların ve Sapıtanların yoluna değil (iletme),”(Fatiha,7) ayetini tekrarlamaktadırlar. Peki, bu “Gazaba uğrayanlar ve Sapıtanlar” kim? Gazaba uğrayanların ve sapıtanların kim olduğunu Rabbimiz Allah kitabında ve şerefli Rasûlü sünnetinde bize bildirmiştir. Bakınız Kitabımızda Allah Subhanehu ve Teâlâ ne buyuruyor;
“Allah’ın kullarından, dilediğine kendi fazlından (peygamberliği) indirmesini ’kıskanarak ve hakka baş kaldırarak’ Allah’ın indirdiklerini tanımamakla, nefislerini ne kötü şeye karşılık sattılar. Böylelikle gazab üstüne gazaba uğradılar. Kâfirler için alçaltıcı bir azab vardır.” (Bakara,90)
Bu ayette ve bundan önceki ayette de (Bakara,89) anlaşıldığı üzere, Gazaba uğrayanlar Yahudilerdir. Gazaba uğramalarının sebebi ise, hakkı bildikleri halde inkâr etmeleri, karşı gelmeleri diğer bir değişle İlimleri olduğu halde amel etmemeleridir. Yine Allah –Subhanehu ve Teâlâ- onları, (Yahudileri) bakın neyle misallendiriyor:
“Kendilerine Tevrat’la amel teklif edildikten sonra, onunla amel etmeyenlerin hali, ciltlerle kitab taşıyan eşeğin haline benzer. Allah’ın ayetlerini yalanlayan kavmin durumu ne kötüdür. Allah, zalim bir kavmi hidayete erdirmez.” (Cum’a,5)
Gelelim sapıtanlara, Kitap ve sünnetin bize bildirdiğine göre onlarda Hıristiyanlardır. Onların sapıtma nedenleri ilimsiz ameldir. Yani amel ediyorlardı ama bir dayanağı olmadan. Nitekim kendisinde başka hak ilah olmayan Allah –Azze ve Celle- şöyle buyuruyor:
“Sonra bunların peşinden ard arda peygamberlerimizi gönderdik. Onların arkasından da Meryem oğlu İsa’yı gönderdik, ona İncil’i verdik ve kendisine uyanların kalplerine şefkat ve merhamet duygusu koyduk. (Kendiliklerinden) icat ettikleri ruhbanlığa gelince; biz onu onlara farz kılmamıştık. Allah’ın rızasını kazanmak için onu kendileri icat etmişlerdi. Fakat ona da gereği gibi uymadılar. Biz de içlerinden iman edenlere mükâfatlarını verdik. Fakat onlardan birçoğu da fasık kimselerdir.” (Hadid,27)
Bir hadisi Şerif’de ise şöyle rivayet ediliyor: Sahabilerden Adiy b. Hatem –r.anhum- diyor ki:
"Bir gün Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem-in yanına girdim. O sırada mescidde oturuyordu. Yanındakiler kendisine:
"Bu Adiy b. Hatim’dir." dediler. Elimde ne emanname ve de bir tavsiye mektubu vardı.
Yanına götürüldüğümde elimi tuttu. -Daha Önce bir de fasında benim için:
"Allah’dan onun elini benim elime koymasını dile rim" demişti- Elimi tutarak ayağa kalktı, birlikte Mescid-den çıktık. Yolda önüne bir kadınla bir çocuk çıktı. Kadın:
"Sen’den bir dileğimiz var" dedi. Bunun üzerine elimi bı rakıp onların yanına gitti ve dileklerini yerine getirdi.
Arkasından yine elimden tutarak beni evine götürdü. Cariyesi Velide’nin getirdiği bir yer minderi üzerine otur du. Ben de karşısında oturdum Allah’a hamd-ü sena ettik ten sonra bana:
"Lailahe İllallah (Allah’dan başka ilah yoktur) demek ten mi kaçınıyorsun? Yoksa Allah’dan başka ilah oldu ğuna dair bir bildiğin mi var?" diye sordu. Kendisine:
"Hayır, yok" diye cevap verdim. Bu cevabım üzerine bir süre konuştuktan sonra bir ara yine bana dönerek:
"Allah’u Ekber (Allah en büyüktür) demekten mi kaçı nıyorsun? Yoksa Allah’dan daha büyük bir şey olduğu na dair bir bildiğin mi var?" diye sordu. Ben kendisine yi ne:
"Hayır, böyle bir bilgim yok" diye karşılık verince söz lerine:
"Yahudiler, gazaba uğramışlar ve Hıristiyanlar da sa pıklardır" diye devam etti. Ben kendisine:
"Ben dosdoğru yolu benimsemiş (Hanif) bir Müslüman’ım" deyince yüzünün sevinçle parladığını gördüm."(Bu hadisi Tirmizi rivayet etmiş olup, Hasen- garip demiştir. Hadisin başka tanıkları ve çoğu kısaltılmış di ğer bir takım rivayet yolları da vardır. Bkz. Ahmed’in Müsned’i, c. 4, s. 378.)
Buna binaen, selef âlimlerin den bazıları şöyle demiştir: “Bu ümmetten İlmi olduğu halde amel etmeyenler, Yahudilere, İlimsiz amel edenler ise Hıristiyanlara benzer.”
Değerli Müslüman kardeşlerim, size bir kardeşiniz olarak şu dört şeyi yapmanızı tavsiye ederim.
1. İlim talep edin, öğrenin.
2. Öğrendiğiniz ilimle amel edin.
3. Amel ettiğiniz ilmi, insanlara anlatın.
4. Anlattığınız insanlardan, gelebilecek olan ezaya sabredin.
 Bu Allah’ın affına muhtaç kardeşine dua etmeyi unutmayınız. Selamun Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu.
Kardeşiniz: Talibu’l-İlim Ramazan Keskin
Kaynak:www.İlim-der.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder